{ "title": "Akciğer Embolisi", "image": "https://www.akciger.gen.tr/images/akciger-Embolisi.jpg", "date": "19.01.2024 04:17:27", "author": "Çoğan", "article": [ { "article": "
Akciğer embolisi, akciğerdeki atardamarın ya da dallarının birinin veya birkaçının kan pıhtısı nedeniyle tıkanması sonucunda ortaya çıkar. Bu durum derin ven trombozu denen bacak ya da baldır toplardamarında oluşmuş pıhtının bir parçasının koparak, dolaşıma katılıp akciğer atardamarına ulaşması ve tıkanmaya sebep olmasıyla meydana gelir. Bu yüzden bu rahatsızlığa derin ven trombozunun komplikasyonu diyebiliriz.

Derin ven trombozu için risk faktörleri nelerdir?
Venöz staz'a neden olan durumlar nelerdir?
Pıhtılaşma nedeniyle farklılıklar oluşturan nedenler nelerdir?
Damar duvarlarında hasar oluşturan nedenler nelerdir?
Akciğer embolisi belirtileri nelerdir?

Atardamarın uç kısımlarında olan emboli olguları klinik bulgu vermez. Bazı hallerde hafif bir göğüs ağrısı ya da yan ağrısı ve nefes darlığı gibi belirtiler verse de hastalar doktora başvurmazlar. Büyük damarlarda olan emboliler de ya da çok sayıda damarın tıkanmasında, ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, sırt ve yan ağrısı, öksürük ve kan tükürme belirtileri görülür. Fiziki muayenelerde genellikle bulgular normal çıkmaktadır.

Akciğer embolisi teşhisi nasıl yapılır?

Bu rahatsızlıkta erken tanı hayat kurtaracaktır. Bu sebeple hayatını kaybeden hastalar tanı konmamış ve tedavi edilememiş olanlardır. Bu rahatsızlığa tanı koymak için deneyimli olmak gerekir. Hastalığın belirtileri diğer hastalıkların belirtileri ile karıştırılabilmektedir. İlk olarak fiziki muayene, EKG, akciğer grafisi, hemogram gibi tetkikler yapılmalıdır. Hastadan ayrıntılı anamnez alınmalıdır. Doktorun bu aşamada hastadaki risk faktörünü de değerlendirmesi gerekir. Birkaç risk faktörünün olması ve nedeni saptanamayan ani nefes darlığı durumunda emboli teşhisi açısından değerlendirilmelidir.

Akciğer embolisi tedavisi nasıl yapılır?

Teşhisin ardından vakit kaybetmeden, pıhtılaşmayı önleyen ilaçlara başlanmalıdır. Risklerin olması durumunda, kesin tanı olmasa da bu tedaviye başlanabilir. Tedavinin süresi 3-6 ay arasında değişebilir. Gerekirse daha uzun tutulabilir. Bazı hastalarda ömür boyu sürecek bir tedavi uygulanabilir.
" } ] }