{ "title": "Akciğer Tansiyonu", "image": "https://www.akciger.gen.tr/images/akciger-tansiyonu.jpg", "date": "20.01.2024 06:46:20", "author": "Utku Batuhan Özen", "article": [ { "article": "Akciğer Tansiyonu, tansiyon atardamarlarda oluşan kan basıncıdır. Sol karıncığın aorta attığı kanın oluşturmaya neden olduğu basınç arttığı zaman hipertansiyon, halk arasında da yüksek tansiyon olarak bilinir. Bu yazımızda anlatacağımız tansiyon ise başka bir yüksek tansiyon çeşidi olan akciğer tansiyonudur.

Akciğer tansiyonu, vücuttan geriye dönen ve oksijen miktarı olarak fakir olan bu kanın akciğerlere ulaştırmaya yarayan damarlardaki basınç -kan basıncı- arttığında oluşan yüksek tansiyondur türüdür.

Akciğer Tansiyonunu Ölçmek

Akciğere giden damarlarda oluşan basınç, atardamarlarda meydana gelen basıncın ancak dörtte biri kadardır ve maalesef ki ölçülmesi gayet zahmetlidir ve akciğere giden damarların veya dalların hiçbiri deriye yakın olmadığı için bu damarlardaki basınçlar dışarıdan ölçülemez. Lakin katater adı verilen bir ince borunun kasıkta veya boyunda bulunan bir toplardamara sokulması sayesinde kesin ölçüm yapılabilir. Bu katater adlı boru toplardamarların birinden sokulduktan sonra kalbin sağ odalarından geçirilerek akciğere kadar gönderilmesi gerekir. Fakat bu yöntemin zahmetli ve riskli olması nedeniyle -kataterle yapılan ölçüm kadar hassas olmasa da- kalbe uygulanan ultrason muayenesi (Eko) ile elde edilen bilgilere göre de akciğer basıncı tahmin edilebilir.

Akciğer Tansiyonunun Oluşması ve Tansiyondan Dolayı Meydana Gelenler

Akciğer tansiyonu olan kişilerin akciğer damarlarında bulunan basıncın yükselmesi ile toplardamarı ağı sebebiyle tüm vücudu etkileyip halsiz kalma, çabuk yorulma gibi birbirleriyle bağlantılı veya birbirleriyle bağlantısı olmayan birçok hastalığa, rahatsızlığa neden olmaktadır. Normalde ise sağ karıncık oksijen miktarı olarak fakir olan kanı akciğere gönderdiği zaman düşük bir basınca karşı olarak çalışmaya alışmıştır. Akciğerde bulunmakta olan bu basınç arttıkça sağ karıncığın duvarı kalınlaşarak meydana gelmekte olan bu basınçla baş etmeye çalışır ve belirli bir sürenin sonunda da yorularak genişlemeye başlar. Genişlemenin devamında da kalbin sağ üst ve alt odaları arasında bulunan kapak tam olarak kapanamaz duruma gelir. Kanın belirli bir bölümü akciğerine ulaşmak yerine geriye, sağ kulakçığa gitmeye başlar ve odacıkta bulunan basınç da artmaya başlar. Artan basınç kalbe kanı geri ulaştıran damarlara yansır. Dirençle karşılaşan kan bazı organlarda birikmeye başlar.

Hem kanın kalbe geri dönüşü güçleştiği hem de her kalp atışında sağ karıncıkta bulunan kanın bir bölümü ileriye doğru akciğerlere doğru gitmek yerine geriye doğru gittiği için akciğerlerdeki kan miktarı azalmaya başlar. Bu sebeple de akciğerlerde oksijen ile dolduktan sonra sol karıncık ile vücuda akıtılması gereken kanı azaltır. Doku ve organlarda ihtiyaçlarından daha az kan ve daha az oksijen gittiği için halsizlik, çabuk yorulma, yorgunluk gibi belirtiler oluşmaya başlar. Bu belirtiler akciğer tansiyonunun ilk belirtileri olabilmektedir.

Akciğer Tansiyonunun Oluşma Neden Olur?

Akciğerlere gönderilen kan, akciğerlerdeki hava keseciklerinin etrafını sarmakta olan kılcal damarlara ulaşır. Bu damarlar oksijen ile dolduktan sonra akciğer toplardamarları ile kalbin üst odasındaki sol kulakçığa, arasındaki kapaktan da geçip sol karıncığa ve son olarak da aorta gelen kan tüm vücuda yayılır. Bu kanın akciğerde akarken karşılaştığı herhangi bir engelden dolayı basınçla karşılaştığı anda akciğer basıncı yükselmeye ve bir süre sonra da akciğer tansiyon hastalığı başlar. Akciğer tansiyonuna neden olan iki büyük hastalıkta şunlardır;
" } ] }