{ "title": "Akciğerde Kist", "image": "https://www.akciger.gen.tr/images/akcigerde-kist.jpg", "date": "20.01.2024 07:15:57", "author": "Eda Nur", "article": [ { "article": "
Akciğerde Kist, Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğerlerin başlıca görevi, vücut hücrelerinin atık maddesi olan karbondioksiti vücuttan atmak ve yaşam için temel gereksinim olan oksijeni vücuda almaktır. Akciğerler başlıca \"bronş\" denen hava içeren tüplerden, \"alveol\" denilen hava keseciklerinden, kan ve akkan (Lenf sıvısı) damarlarından oluşmuştur. Akciğerde kist, içi dolu olan gaz veya sıvı bir maddeyle boşlukların dolmasıdır. Bunlar genelde doğuştan var olan bozukluklardır ve hava ya da sıvı ile dolu olan zarları zayıf torbacıklardan meydana gelmesidir. Bazen akciğer kistleri hiçbir belirtisi olmazken diğer kişilerde, ciğerin etrafındaki dokulara baskı yapıp bu dokuların harap olmasına neden olabilmektedir. Kistlerin çoğu selimdir. Başka bir deyimle, kendileri büyürler, fakat çevre dokularına yayılma, onları istila etmezler. Vücuda yayılma olmaz. İç yüzü epitelyum dokuyla döşeli olanlara gerçek kist, epitelyum dokuyla döşeli olmayanlara ise yalancı kist denir. Bazı kistler çeşitli organlarda ve doğumsal bozukluk olarak görülse de çoğunlukla iltihapla alakalıdır. Diş kökü apsesinden oluşan diş kisti buna örnektir. Ayrıca parazitle çeşitli organlarda kist oluşturur. Diğer dokuları da istila edenler habistir (Kanser) olan kistler, genelde deri, kemik, meme, gözkapağı, böbrek, karaciğer ve yumurtalıklarda görülmektedir. Bazı durumlarda iki veya daha fazla bölümlü olmuşlardır. Birçok kistin bir araya toplanmasına polikist (Çok kist) denir.

Kist Çeşitleri ve Oluşumları

Yağ kistleri; Deride oluşan kistlerdir.

Pankreas kistleri; Genelde tesadüfen fark edilirler, fakat belirtiye yol açabilecek özellikteki bu kistler üst karın ağrısı, bulantı ve kusmaya yol açmaktadır.

Polikistik over sendromu; Yumurtalıklarda kist bulunmasıdır. Çok sayıda kistin bir arada bulunduğu bir durumdur.

Çikolata kisti (Endometrioma); Yumurtalıklarda oluşur ve içi çikolata renginde sıvıyla dolu olduğundan bu adı almıştır.

Dermoid kist; Bir tür yumurtalık kistidir.

Meme kistleri; bu kistlere çok sık rastlandığından neredeyse normal bir hale gelmiştir. Genellikle iyi huyludur.

Polikistik böbrek hastalığı; Genetik bir hastalıktır ve genellikle iki böbrekte de kistlerin oluşumudur.

Beyin kistleri; İyi huylu kistlerdir fakat kanserli tümörlerin içinde yer alabilirler.

Altderi kisti; Doğuştan ve sonradan olanlar vardır. Çoğunluğu yaralanma ve ameliyatlar sonunda olur. Yüz, erbezi, boyun, apışarası en çok oluştukları vücut bölgeleridir. Bu tür kistlerin içi sarı bir sıvıyla doludur. Tedavisi ancak ameliyattır.

Üstderi kisti; Genelde doğuştan olan kistlerin altderi kistine oranla oluşumları üst derinin deri altı dokusunda toplanır. Tedavisi ameliyattır. Yağ dokusu kisti. Yağ bezlerinin büyümesi sonucu vücudun çeşitli bölgelerinde deri üstü veya deri altında oluşurlar. Kistin içinde yumuşak, beyazımsı, yağlı bir sıvıyla doludur. Tedavisi ameliyattır.

Kist hidatik; İnsan vücudunda oluşan en tehlikeli kisttir. Karaciğer, akciğer ve çeşitli dokularda bozukluklara yol açar. Köpeklerin incebağırsağında bulunan tenya ekinokokusun yumurtalarının köpeğin dışkısıyla dışarı atılması sonucunda insanların kullandıkları içme suları, meyve ve sebzelere bulaşması ve insanların kirlenmiş olan bu besinleri kullanmasıyla bulaşır. Bu yumurtalar insanın incebağırsağında kurtçuk denilen yavrular çıkarır. Daha sonra bu kurtçuklar bağırsaklardan portal damar istemine girerek karaciğere ulaşırlar. Karaciğerde tutunamazlarsa, sağ kalbe, oradan da akciğere ulaşırlar. Kan yoluyla öteki organlara da ulaşabilirler.

Yerleştikleri organda, \"kist hidatik\" denilen kisti oluştururlar. Kist hidatiğin yaklaşık %70'i karaciğer ile gelişir. Kurtçuklar dokuya yerleştikten sonra iltihabı bir dokuya yerleştikten sonra iltihabı bir tepkimeye yol açarlar. Bu iltihabı tepkime yaklaşık otuz gün sonra tam bir kist biçiminde sonlanır. Kistin içi \"kaya sıvısı\" denilen bir sıvıyla doludur. Kist hidatik tam olarak geliştikten sonra yavaş yavaş büyümeye başlar. Bazı olaylarda bu büyüme 10-20 yıl kadar uzun bir zamanda sürülebilir. Kist büyüdükçe yerleşmiş olduğu dokuyu yıkıma uğratır. Kist hidatik en çok karaciğer ve akciğeri etki ettiğinden ayrı ayrı incelenir.

Karaciğer kist hidatiği; Karaciğere yerleşmiş olan kistlerin yaklaşık %90'ı safra yollarını ve safra akımını engeller. Bulantı, kusma, karın sağ üst bölümünde sancılanma, karın ağrıları, sıkıntılı solunum, hafif veya koyu renkli bir sarılık, ateş yükselmesi başlıca belirtilerdir. Kist fazla büyüdüğünde elle hissedilebilecek duruma gelebilir. Kesin tedavisi kistin ameliyatla çıkarılmasıdır.

Akciğer kist hidatiği; Kist genellikle sağ akciğerde oluşur. Yıllarca hiçbir belirti vermeden oluşumunu sürdürebilir. Hastalığın başlarında göğüs ağrıları, öksürük ve kanlı balgam başlıca belirtilerdir. Nadir olarak da kist plevra boşluğuna açılır. Bu durumda göğüste şiddetli ağrılar nefes darlığı, morarma ve şok gibi ağır bozukluklar gelişebilir. Hastalığın tanısı için röntgen ve bazı laboratuvar incelemeleri yapılır. Tedavisi ameliyattır.

Akciğerde Kist Belirtileri Nelerdir?

Bu belirtiler genelde Karaciğer ve Akciğerde oluşan ve yayılan kistlerin belirtileridir.
Akciğerde Kist Neden Olur?

Vücuttaki kanalların sıvı birikmesine yol açan tıkanıklığı; Tükürük bezlerinin veya yağ bezlerinin ağızları tıkandığında yağ ya da tükürük bezi kistleri ortaya çıkar. Bu şekilde vücuttaki sıvıların tıkanıklık nedeniyle doğal akışları engellenmişse kist oluşur. Derideki pek çok kistin nedeni kıl köklerinin zarar görmesidir.

Hormonal dengesizlikler; Hormonal dengesizliğin sonucunda, iç organlarda kist meydana gelebilmektedir. Göğüs ve yumurtalıklarda oluşan kistler bu tip kistlere rastlanabilir. Bu kistler östrojen hormonundaki dengesizliğe bağlıdır. Hormonların dengeli biçimde salgılanmasında beslenmenin rolü büyüktür ve özellikle kadınlarda fazla kiloların önlenmesi kistlerin önüne geçilmesinde etkin bir rol oynayabilir.

Genetik hastalıklar; Pankreas kistinde olduğu gibi, bazı kistlerin oluşumunda nadir görülen genetik hastalıkların rolü olabilir. İç organlarda oluşan kistler çoğu defa uzun süreli belirti vermez. Farklı bir şikâyet nedeniyle söz konusu organda tarama yapıldığında fark edilirler. Gen mutasyonu, genlerin bir sonraki nesil'e farklı özellikle aktarılması da kişilerde kist oluşum riskini gözlemler. Genelde genetik hastalıkların tek belirtisi kist değildir, başka sorunların yanı sıra vücutta kist oluşması olmasıdır.

Enfeksiyonlar; Enfeksiyon vücudun salgı çıkış noktalarını tıkayarak kist oluşumuna zemin hazırlamasıdır. Rahim ağzı enfeksiyonu veya vajinal enfeksiyonu kist riskini yaratan enfeksiyonlarla örnek olmasıdır.

Akciğerde Kist Nasıl Tedavi Edilir?

Kist tedavisi, kistin türü, boyutu ve neden olduğu rahatsızlık derecesi gibi çeşitli nedenlere bağlıdır. Tedavi yöntemi akciğerdeki kanserin yerine, yayılma derecesine ve evresine göre belirlenir. Kanserin evresi de kanserin büyüklüğüne, bulunan kanser hücresinin çeşidine ve kanserin uzak dokulara yayılıp yayılmadığına göre saptanır. Bazı kistler sadece ilaç ya da antibiyotik tedavisi ile iyileşmektedir. Bazı kistlerin ise cerrahi operasyonla alınması şarttır. Belirtilere neden olabilecek büyüklükteki kistler ameliyatla alınabilir. Bazı durumlarda doktorlar, kist boşluğuna bir iğne ya da kateter takarak drenaj ya da aspirat yapılmasına karar verilebilir. Kist, kolay erişebilir değilse, drenaj ya da aspirasyon genelde doktor, radyolojik görüntülenme yardımı ile hedef bölgeye iğne- kateter aracılığıyla yapılır. Ameliyatla alınan kistten alınan parçalardan elde edilen biyolojik numuneler (Biyopsi) kanserli hücrelerin var olup olmadığını belirlemek için mikroskop altında incelenir.

Akciğerde Kiste Karşı Koruyucu Bitkisel Kür Tedavisi Nasıl Yapılır?

Yarım litre kaynayan suya bir tutam ebegümeci yaklaşık, 4-5 gram ve bir tutam da ısırgan yaklaşık, 4-5 gram atılır. Hafif ateşte ağzı kapalı olarak 4 dakika haşlanır. Ilıdıktan sonra mutlaka süzerek bitkiler ayrılır. Aç karnına sabah ve akşam bir çay bardağı içilir. İçildikten 20 dakika sonra yemek yenir.
" } ] }